BÜNYAN TİCARET ODASI
TARIM SEKTÖRÜ PİYASA ARAŞTIRMASI
1.TARIM SEKTÖRÜNÜN BÜNYAN EKEONOMİSİNDEKİ YERİ
1.1.Temel Göstergeler ve Tarımın Payı
Türkiye genel olarak dağlık bir arazi yapısına sahiptir . Türkiye’de arazilerin %55,9’u 1000 m’nin üstünde yükseltiye ve %%62.5’i %15’ten daha fazla eğitime sahiptir . Hakim rüzgarların ve bunların getirdiği deniz etkisinin altında olsa da kuzeydeki ve günyedeki sıradağlar nedeniyle Türkiye’nin iklim özellikleri ile yeryüzü şekli özellikleri arasında sıkı bir bağ vardır . Türkiye’nin arazi yapısı ile buna bağlı olarak değişen iklim özellikleri farklı cografi bölgelerin , bunların içinde de mikro klimaların oluşumunu mümkün kılmıştır . Türkiye’de toplam arazinin %24,i I+II+II.sınıf topraklardan oluşmaktadır .Bu kaliteli üç sınıf toprak içinde tarım topraklarının payı ,%90’dır . Türkiye’nin 77.9 milyon hektar olan toprak varlığının 26.3 milyon hektarını tarım arazileri oluşturmaktadır .Türkiye’de özel mülkiyete dayalı küçük aile işletmelerinin hakim olduğu bir tarımsal yapı mevcuttur . İşlenen arazilerdeki genişlemeyle birlikte , işletme sayısı da artmış ve ortalama işletme arazisi 60 dekar civarına yükselmiştir . Özellikle miras ve arazi hukukunda yapılacak düzenlemelerle ortalama işletme arazisinin daha da artması söz konusu olabilecektir .
Türkiye Nüfusu (2018) 82.003.882
GSYH Büyüme Hızı (%) 4. Dönem 2018 (-3)
— GSYH Büyüme Hızı (%) 3. Dönem 2018 (1,6)
— GSYH Büyüme Hızı (%) 2. Dönem 2018 (5,2)
— GSYH Büyüme Hızı (%) 1. Dönem 2018 (7,4)
2018 yılı ihracat : 168,1 milyar dolar
2018 yılı ithalat : 223,1 milyar dolar
KİŞİ BAŞINA GAYRİSAFİ YURT İÇİ HASILA 2018 YILINDA 45 463 TL.(9632 ABD DOLARI)
BÜNYAN İLÇESİNİN İL GSMH’SI İÇİNDEKİ PAYI % 2,44
BÜNYAN İLÇESİNİN ÜLKE GSMH’SI İÇİNDEKİ PAYI %0,03
Türkiye’nin toplan nufusu artmasına rağmen tarımla uğraşan nufusun azalması ve yüzde 20 oranına düşmesi kırsaldan şehirlere göçün göstergesidir . Aynı şekilde istihdam artmış olmasına rağmen tarım sektöründe istihdam azalmış ve yüzde 22 olmuştur .Tarımdan elde edilen gelir 100 milyar TL civarına çıkmasına rağmen milli gelir içindeki payı azalmıştır .
1.2.Tarım Sektöründe İstihdam
Türkiye’de çalışan dört kişiden biri tarım sektöründe istihdam edilmektedir . Tarım sektöründe istihdam edilen 15 yaş ve işgücünün çok büyük bir kısmı ya kendi işletmesinde ve kendi hesabına ya da aile işletmesinde çalışmaktadır .
Tablo 1. Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış İşgücü Göstergeleri
Yıllar |
15+Nüfus |
İşgücü |
İstihdam |
Tarım İstihdam |
Tarım dışı İstihdam |
İşsiz |
İşgücüne katılma oranı |
İstihdam oranı |
İşsizlik oranı |
Tarım dışı işsizlik oranı |
Genç nüfusta işsizlik oranı |
2005 |
48356 |
21 777 |
19 660 |
4 615 |
15 045 |
2 118 |
44,6 |
40,3 |
9,7 |
12,1 |
17,8 |
2006 |
49275 |
22 353 |
20 353 |
4 801 |
15 553 |
2 000 |
45,0 |
41,0 |
8,9 |
11,1 |
16,7 |
2007 |
50177 |
22 292 |
20 230 |
4 420 |
15 811 |
2 062 |
44,1 |
40,0 |
9,2 |
11,1 |
17,4 |
2008 |
50982 |
23 238 |
20 451 |
4 534 |
15 918 |
2 787 |
45,3 |
39,9 |
12,0 |
14,6 |
21,9 |
2009 |
51833 |
24 314 |
21 413 |
5 035 |
16 377 |
2 901 |
46,5 |
41,0 |
11,9 |
14,7 |
20,6 |
2010 |
52904 |
25 144 |
22 631 |
5 374 |
17 257 |
2 513 |
47,1 |
42,4 |
10,0 |
12,4 |
18,4 |
2011 |
53985 |
25 682 |
23 492 |
5 325 |
18 167 |
2 190 |
47,2 |
43,1 |
8,5 |
10,4 |
15,4 |
2012 |
54961 |
26 855 |
24 486 |
5 349 |
19 137 |
2 370 |
48,5 |
44,2 |
8,8 |
10,8 |
16,9 |
2013 |
55982 |
27 367 |
24 877 |
5 051 |
19 825 |
2 491 |
48,4 |
44,0 |
9,1 |
10,9 |
16,5 |
2014 |
56986 |
29 218 |
26 186 |
5 424 |
20 761 |
3 032 |
50,9 |
45,6 |
10,4 |
12,5 |
19,1 |
2015 |
57854 |
30 090 |
27 004 |
5 417 |
21 586 |
3 086 |
51,6 |
46,3 |
10,3 |
12,3 |
18,2 |
Değişim (%) |
19,64 |
38,17 |
37,36 |
17,38 |
43,48 |
45,70 |
7,0 |
6,0 |
0,6 |
0,2 |
0,4 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)
1.4.Tarım Sektöründe Mesleki Eğitim
Tarım Sektöründe mesleki eğitim Ziraat Fakültelerinde yetişen Ziraat Mühendislerinden başlar .Meslek Yüksek Okullarında ve Meslek Liselerinde yetişen konu bazlı teknisyen ve tekniklerle devam eder ve çiftçi eğitimi ile son bulur . Tarım sektörü için en önemli yüksek öğrenim kurumu olan Ziraat Fakültelerinin sayısı 1993 yılında 1 iken 2018 yılında 35 adet olmuştur .Farklı konularda tekniker veya eksperlik seviyesinde eğitimler veren meslek yüksek okulları da bulunmaktadır .Buralarda yetişenler öncelikle Gıda , Tarım Ve Hayvancılık bünyesinde istihdam edilmektedirler . Tarım sektöründe verimliliği etkileyen faktörlerden bir diğeri de üreticilerin eğitimidir . Çünkü teknolojilerin uygulanması ancak bilgi ve eğitim ile gerçekleşir . Tarımda teknoloji bilgi birikiminin sağlanmasında devletim müdahalesi gerekmektedir . Tarımsal yayım faaliyeti de bu açıdan değerlendirildiğinde bir müdahale aracı olmaktadır . Devle değişik araç ve metotlarla tarım sektörüne müdahale etmelidir . Ülkemizde tarımsal yayım açısından yetersizlikler yaşanmaktadır . Yaygın eğitimde TV kanallarının acilen kurulması gerekmektedir . Sadece il müdürlüğü çiftçi eğitim şubeleri ile veya köylere dağılan tarım danışmanları ile yürütülmesi yeterli olmamaktadır .
1.5.Tarım Sektöründe Üretim Miktarları
Türkiye’de tarım sektörü içinde yer alan bitkisel ürünler tarla bitkileri ve bahçe bitkileri olarak iki grupta toplanır . Bahçe bitkileri ise meyve , sebze ve süs bitkilerinden oluşurken tahıllardan yem bitkilerine kadar olan bütün ürünler de tarla bitkileri olarak değerlendirilmektedir .
-
İktisadi faaliyet kollarının gayrisafi yurtiçi hasıla payları (TL) 2014
Düzey Tarım Sanayi Hizmetler Toplam
TR 134.724.745 576.440.635 1.097.024.575 1.808.189.955
Düzey1:TR 7 11.281.421 19.684.084 36.587.138 67.552.643
Düzey2 TR 72 5.724.637 13.787.842 23.534.994 43.047.473
Düzey3 TR 721 2.182.301 10.251.889 14.340.557 26.774.747
Bünyan İlçesinde ekonomisinde tarım ön plandadır. İlçenin her bölgesinde hububat ve yem bitkileri yetiştiriciliği ve hayvancılık yapılmaktadır.
ARAZİ VARLIĞI VE KULLANIM ŞEKLİ |
Alan (Da) |
||
1 |
Tarla Ürünleri Ekiliş Alanı |
310.110 |
|
2 |
Yem Bitkisi |
18.750 |
|
3 |
Bağ Alanı |
150 |
|
4 |
Sebze Ürünleri Ekiliş Alanı |
3.000 |
|
5 |
Meyve Üretim Alanı |
2.659 |
|
6 |
Nadas Alanı |
57.921 |
|
7 |
Çayır ve Mera Alanı |
17.766 |
|
BİTKİSEL VE HAYVANSAL ÜRÜNLER |
Üretim Miktarı(Ton) |
||
1 |
Tahıllar (Buğday, Arpa, çavdar) |
90.000 |
|
2 |
Yem Bitkileri |
9000 |
|
3 |
Baklagiller(Nohut, mercimek, K.Fasülye) |
5.450 |
|
4 |
Sebze |
2.450 |
|
5 |
Meyve |
8.450 |
|
6 |
Patates |
45.000 |
|
7 |
Süt Üretimi |
18.500 |
|
Tahıl Ve Diğer Bitkisel Ürünlerin Üretimi
Ton Olarak
BUĞDAY |
ARPA |
MISIR (SLAJ) |
PATATES |
ŞEKER PANCARI |
24860 |
62190 |
22500 |
12229 |
84995 |
1.6.Meyvecilik
Emek ve sermaye yoğun bir tarım ürünü olan meyvecilik sektöründe üretimimiz yıllar itibarıyla düzenli olarak artış göstermektedir . Bunda etkili olan faktörler özellikle tarımsal alt yapının geliştirilmesi , sertifikalı fidan üretiminin artması ve ticari boyutta tamamen ihracata yönelik üretimdir . 2013-2018 yılları arasında meyve üretimi yüzde 15 artmıştır . Ancak sektörde üretimden ziyade kalite sorunu devam etmektedir . Değişen Pazar isteklerine uygun nitelikte ürünlerin termininde güçlükler yaşanmakta ayrıca hasat döneminin kısalığı nedeniyle arz kısa bir döneme yığılmaktadır . Bugün için dünyada kültürü yapılan 138 meyve türünden 75’e yakını ülkemizde yetiştirilebilmektedir.
Dünya Taze Meyve Pazarındaki Son 10 Yıldaki %7’lik Büyüme (UN Comtrade), Pazar Erişimi, Değişen Tüketici Tercihleri, Daha Profesyonel Bir Perakende Ortamı, Tüketicinin Satın Alma Gücündeki Artış Ve Gelişmiş Lojistik, (kontrollü Atmosfer) Depolama Ve Soğuk Zincir Tesisleri Gibi Faktörler Sayesinde Olmuştur.
Bugün için dünyada kültürü yapılan 138 meyve türünden 75’e yakını ülkemizde yetiştirilebilmektedir. Kökeni Anadolu olan meyve türleri arasında elma, armut, ayva, alıç, ahlat, ahududu, böğürtlen, çilek, dut, bektaşi üzümü, erik, kiraz, vişne, kızılcık, kuşburnu, Antepfıstığı, badem, ceviz, fındık, kestane sayılabilir. Bu türler dünya meyve ticaretinde de önemli türlerdir. Türkiye, dünya üzerinde bulunduğu coğrafi konumu nedeniyle tropik bahçe bitkileri dışında tüm meyve türleri için oldukça elverişli bir iklime sahiptir. Bu bakımdan Türkiye, bahçe bitkileri kültürünün doğuş yeri, dünyada yetişen birçok meyve türünün ana vatanı konumundadır (Ağaoğlu ve ark., 1997). Bahsedilen meyve türlerinin ülkemizdeki tarımı çok eski yıllara dayanmaktadır.
Ülkemiz meyveciliğinde tür ve çeşit zenginliği, iklim ve toprak koşullarının uygun olması, konum olarak kuşların göç yollarının üzerinde bulunması ve Anadolu’da tarihin ilk çağlarından itibaren pek çok medeniyetin var olması nedeniyledir. Bugün için dünyada kültürü yapılan 138 meyve türünden 75’e yakını ülkemizde yetiştirilebilmektedir. Kökeni Anadolu olan meyve türleri arasında elma, armut, ayva, alıç, ahlat, ahududu, böğürtlen, çilek, dut, bektaşi üzümü, erik, kiraz, vişne, kızılcık, kuşburnu, Antepfıstığı, badem, ceviz, fındık, kestane sayılabilir. Bu türler dünya meyve ticaretinde de önemli türlerdir.
Ülkemiz farklı iklim bölgelerine sahip olduğundan yukarıda değinilen türler en ekonomik olarak yetiştirilebildikleri bölgelerde yoğunlaşmıştır. Örneğin ılıman iklim meyve türleri olarak bilinen elma, armut, kiraz ve vişne çoğunlukla Orta Anadolu ve geçit bölgeleri ile Karadeniz bölgesinde, Antepfıstığı ise daha çok Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, incir ve turunçgiller ise kıyı bölgelerimizde yoğunlaşır.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Türkiye meyveciliğinde önemli gelişmeler gözlenmiştir. Ülkedeki meyve bahçesi sayısındaki artışla birlikte meyve üretimimiz hızlı bir ivme kazanmıştır. Bununla birlikte Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve üniversitelerdeki çalışmalar sayesinde modern meyve yetiştiriciliği ile ilgili güncel bilgiler çiftçilere aktarılarak önemli gelişmeler kaydedilmiştir.
Türkiye sahip olduğu ekolojik koşullar nedeni ile dünya meyveciliğinde önemli bir konumdadır. Türkiye’de toplam tarım alanları içinde 1990 yılında meyve üretilen alan oranı %10,9 iken 2015 yılında %13,7’e yükselmiştir. Toplam üretim 1990-2015 yılları arasında 13,3 milyon tondan 17,5 milyon tona artış göstermiştir. Bunun en önemli nedeni meyve gelirlerinin artmasıdır.
Dünya toplam meyve üretimi 2014 yılında 690 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye 14,3 milyon ton’luk bir üretim miktarı ile toplam dünya üretiminin %2,07’sini karşılamıştır. Bu bakımdan Türkiye Çin, Hindistan, Brezilya, ABD, Meksika, İspanya, Endonezya, Filipinler ve İtalya’dan sonra dünyanın 10. meyve üreticisi konumundadır. Ayrıca 2014 yılında Türkiye kiraz (19,8%), incir (26,4%) ve fındık (63,1%) üretimi bakımından dünyada 1., kayısı (8,3%) da 2., vişne (13,4%), kestane (3,11%), zeytin (11,5%), Antepfıstığı (9,3%), ayva (16,5%) üretiminde ise 3. büyük ülkedir (TUIK, 2016).
Son yüzyılda dünya yapısındaki değişime meyve pazarında yaşanan değişimler de ayak uydurmuştur. Bu süreçte küresel taze meyve pazarındaki gelişmeleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Dünyada 2050 yılına kadar gıda ihtiyacının %60 artması beklenmekte olup, ekonomik gelişmeler ve gelir artışı tüketicileri daha kaliteli gıdalara, yani taze meyve ve sebze tüketimine yönlendirmektedir.
2. Alkollü içecek üretimi için kullanılan meyveler dışında, dünyada üretilen meyvelerin %80’i taze meyve olarak satılmaktadır.
3. Dünyada yetişen meyvelerin %9’u ihraç edilmekte, bu oran giderek artmaktadır.
4. ABD ve Avrupa ülkelerinde taze meyve pazarı doymuş pazarlar olarak görülmektedir. Ancak diğer ülkelerde pazar büyüklüğü giderek artmaktadır.
5. Organik meyve tüketimi kişi başı gelirin yüksek olduğu ülkelerde giderek artmaktadır. Organik meyve pazarının toplam taze meyve pazarı içindeki oranı Avustralya’da %2, Hollanda’da %5, ABD’de %9 ve İsveç’te %15 oranına ulaşmıştır.
6. Muz, elma, narenciye ve üzüm en çok ticareti yapılan meyveler olup Latin Amerika ülkeleri pazarın en büyük payına sahiptir. Ancak Çin pazar payını giderek artırmaktadır.
7. Taze meyve tüketimi konusunda dünyada en önemli trendi sosyal medya belirlemektedir. ‘Super-Food’ olarak pazarlaması sosyal medyada yapılan avokado, yabanmersini gibi ürünler, pazar paylarını son 10 yılda giderek artırmıştır.
8. Dünya taze meyve pazarındaki son 10 yıldaki %7’lik büyüme (UN Comtrade), pazar erişimi, değişen tüketici tercihleri, daha profesyonel bir perakende ortamı, tüketicinin satın alma gücündeki artış ve gelişmiş lojistik, (kontrollü atmosfer) depolama ve soğuk zincir tesisleri gibi faktörler sayesinde olmuştur.
9. Teknoloji sayesinde birçok meyve, deniz yoluyla okyanus ötesi taşınabilmektedir. Bu şekilde Şili, Peru, Ekvator ve Brezilya gibi Latin Amerika ülkeleri için ticari fırsatlar doğmuştur.
10. Meyve üretiminde robot teknolojilerinin kullanımı, manuel meyve toplama yönteminin maliyetli ve yavaş olmasından dolayı giderek artmaktadır. Gelecekte robotların sezonluk işçilerin yerini alması beklenmektedir.
11. Vakum yöntemi ile toplanan elmalar taşıma üniteleri içindeki kutulara esnek kol sayesinde direkt yerleştirilmektedir. Aynı şekilde çilek gibi narin meyveler, olgun olan ürünü anlayabilen sensörler ile tespit edilip, otonom robotlar aracılığı ile toplanarak tarlada ambalajlanmaktadır.
Önemli meyvecilik potansiyeli olan Türkiye’de bu alanda var olan sorunlar bu potansiyelin artmasını engellemektedir. Bu sorunlara ilişkin ve aşağıda sıralanan çözüm önerileri, küresel rekabette başarıyı artıracaktır Temel önerileri şu şekilde sıralamak mümkündür:
Meyve alanlarının hedef pazarların tüketici eğilimlerine göre belirlenen güncel çeşitlerle yapılandırılması
Coğrafi işaretleme, markalaşma ve tanıtım faaliyetlerine önem verilmesi. Meyveciliğin gelecek yıllarda şiddetini artırması beklenen kuraklık sorunu dikkate alınarak planlanması
Yaşlanmış ve verimden düşmüş bahçelerin çağdaş meyvecilik ilkelerine uygun olarak yenilenmesi
Standardizasyona ve ambalajlamaya önem verilmesi, soğuk hava depolarının yaygınlaştırılması ve kapasitelerinin artırılması
Fındık, kayısı, antepfıstığı, incir gibi türlerde aflatoksin riskine karşı kurutma makinelerinden yararlanılması
Çoğu küçük ölçekli işletmelere sahip olan meyve üreticilerine yönelik örgütlenmenin desteklenmesi
Kalıntı analiz laboratuvarlarının sayılarının artırılması
Rekabet şansının yükseltilebilmesi için destek ve kredi miktarlarının artırılması. Sebze yetiştiriciliğinde pazar olanaklarının artırılması, küçük çiftçilerin desteklenmesi, üreticilerin kooperatifleşmeye yönlendirilmesi
Mevcut gelişmelerden Türkiye’nin yararlanması ve olumsuzluklardan etkilenmemesi sıralanan öneriler yanında alınacak doğru ve zamanlı politikaların varlığına sıkıca bağlıdır.
YAŞ MEYVE'DE İHRACAT YAPILAN İLK 10 ÜRÜN
OCAK-ARALIK 2016 OCAK-ARALIK 2017 DEĞİŞİM ORANI (%) 2017 PAYI (%)
MİKTAR (BİN TON) DEĞER (MİLYON $) MİKTAR (BİN TON) DEĞER (MİLYON $) MİKTAR DEĞER MİKTAR DEĞER
1.ÜZÜM 174,0 105,0 279,9 197,0 61 88 28 25
2 KİRAZ.VİŞNE 78,7 182,8 59,9 159,0 -24 -13 6 20
3 NAR 179,8 103,5 163,8 96,8 -9 -6 16 12
4 ŞEFTALİ 49,6 25,5 89,5 70,3 80 176 9 9
5 ELMA 132, 1 36,6 181,8 53,0 38 45 18 7
6 İNCİR 14,1 31,8 16,2 46,3 15 46 2 6
7 KAYISI 35,1 24,0 63,5 44,5 81 85 6 6
8 KESTANE 8,2 24,8 9,9 37,0 21 49 1 5
9 ERİK 38,9 13,9 44,1 23,1 13 66 4 3
10 ARMUT 16,7 8,8 36,2 20,3 118 130 4 3
Toplam 810,8 600,9 1.015,6 793,5 25 32 100 100
2018 YAŞ MEYVE İHRACATI YAPILAN İLK 5 ÜLKE
MİKTAR (KG) DEĞER (DOLAR) MİKTAR DEĞER (D.ORANI) MİKTAR DEĞER ( %PAYI)
1.RUSYA 15007.223 11669.139 -42 -42 17 24
2.IRAK 34246.308 5468.655 93 28 38 12
3ALMANYA 4368.385 4252.206 13 -12 5 9
4LÜBNAN 1239.624 3021.299 19 -13 1 6
5İTALYA 975845.00 2248.942 -65 -76 1 5
TOPLAM 90078.129 47974.366 8 -25 100 100
BÜNYAN
Seçilmiş Meyve Ürünleri Üretimi
Ton Olarak
ELMA |
ARMUT |
KİRAZ |
ÜZÜM |
KAYISI |
6739 |
40 |
27 |
12 |
125 |
1.7.Sebzecilik
Yıllık yaklaşık 35 milyon ton sebze üretimi gerçekleştiren Türkiye , Çin,Hindistan ve ABD’den sonra dünyanın en çok sebze üreten 4.ülkesidir . Üretimin büyük ölçüde eski sistemlerle yapılmasına rağmen Türkiye birim alana ve kişi başına sebze üretimi bakımından dünyada ilk sırada yer almakta ve pek çok sebze türünün üretiminde dünyada ilk beş ülke arasına girmektedir . Türkiye’de sebze üretiminin büyük bölümünün halen küçük ve dağınık işletmelerde yapılıyor olması en önemli bir sorundur . Büyük işletmelerde sebze tarımının özendirilmesi ile üretimde daha yeni teknolojilerin kullanılması mümkün olacaktır . İşletme büyüklüğü arttıkça maliyet düşecek ve daha güvenli üretimlerin gerçekleşmesi sağlanacak ve buna bağlı olarak da pazarlama kolaylaşacaktır . İklim çeşitliliğine bağlı olarak ülkemizde çok sayıda sebze türü) yetişmektedir. Domates, biber, patlıcan, salatalık, kavun ve karpuz ülkemizde yetiştirilen sebzelerin başlıcalarıdır. Türkiye’de sebze üretimi çoğunlukla modern yöntemlerle yapılmaktadır. Toprak bakımı, sulama, çapalama ve zararlılarla mücadele isteyen sebze üretimine iklimden dolayı en elverişli yerler, Akdeniz ve Ege’nin kıyı kesimidir. Bu kesimlerde verim yüksektir. Ayrıca buralar seracılığa da elverişlidir. Yazların kısa sürdüğü ve sıcaklığın düşük olduğu Doğu Anadolu, sebze üretimine en az elverişli yerlerdendir. Ülkemizde en çok yetiştirilen sebze domatestir.Antalya sofralık domates üretiminde ilk sırada yer almaktadır. Üretim miktarı bakımından bu ili Mersin izlemektedir. Salçalık domates üretiminde ise sırasıyla Bursa, Manisa ve İzmir ilk sıradadır. Türkiye’de salatalık ve patlıcanın toplam üretiminde Antalya ve Mersin ilk sırada yer almaktadır. Antalya, Mersin, Çanakkale ve Manisa ise en fazla biber üreten illerdir.
Sebzeler |
|
Domates |
12.600.000 |
Karpuz |
3.928.892 |
Biber |
2.342.931 |
Soğan (kuru) |
2.120.581 |
Kavun |
1.854.356 |
Salatalık |
1.677.032 |
Patlıcan |
854.049 |
Ülkemizde karpuz üretiminde Adana ilk sıradadır. Üretim miktarı bakımından bu ilimizi Antalya ve İzmir izler. Örtü altı yetiştiriciliği olarak da adlandırılan seracılık etkinliği, üzeri ve etrafı cam, plastik veya naylonla örtülü tarım alanlarındaki üretimi ifade etmektedir. Bu alanlarda çoğunlukla sebze yetiştirilmektedir. Kışların ılık geçtiği ve güneşli gün sayısının fazla olduğu yerlerde seracılık daha ucuza mal olmaktadır. Bu nedenle Akdeniz’in kıyı kesiminde seracılık daha çok gelişmiştir. Ege kıyıları da seracılık yapılan yerlerdendir. Marmara ve Karadeniz’in kıyı kesimlerinde seracılık sınırlı alanlarda gelişmiştir.
Ülkemizde seracılık faaliyeti 1940’lı yıllarda Antalya’da başlamıştır. Sonraki süreçte hızla yayılan bu etkinlik, ülkemizde özellikle sebze üretiminde önemli bir tarımsal etkinlik konumundadır. Seralarda başta domates olmak üzere daha çok salatalık, biber ve patlıcan yetiştirilmektedir. Süs bitkileri de seralarda yetiştirilen ürünlerdendir. Seralarda meyve üretimi ise çok azdır. Türkiye fındık, incir, kayısı, kiraz, ayva ve narda dünyada ilk sırada bulunuyor. Nohutta, salatalıkta ve karpuzda dünya ikincisi konumunda bulunan Türkiye; domates, mercimek, patlıcan ve yeşil biberde üçüncü; soğan ve zeytinde dördüncü, şeker pancarında beşinci, tütün, çay ve elmada altıncı, pamuk ve arpada yedinci, bademde sekizinci, buğday, çavdar ve greyfurtta dokuzuncu ve limonda onuncu sırada yer almaktadır.
2018 SEBZE İHRACATI YAPILAN İLK 5 ÜLKE
MİKTAR (KG) DEĞER (DOLAR) MİKTAR DEĞER (D.ORANI) MİKTAR DEĞER ( %PAYI)
1.RUSYA F 16643.273 11934.148 21 22 11 16
2.ROMANYA 10276.985 9028.891 0 -19 7 12
3.IRAK 44122.446 7064.866 51 86 30 10
4.UKRAYNA 11379.190 6868.024 15 14 8 9
5.ALMANYA 5914.339 6539.950 9 8 4 9
TOPLAM 149178.171 73134.744 12 -13 100 100
BÜNYAN
Sebze Ürünleri Üretimi
Ton Olarak
DOMATES |
HIYAR |
FASÜLYE (TAZE) |
KARPUZ |
KAVUN |
2128 |
33 |
48 |
36 |
48 |
BÜNYAN
Seçilmiş Örtü Altı Ürünleri Üretimi
Ton Olarak
DOMATES |
HIYAR |
BİBER |
MAYDANOS |
MARUL |
- |
- |
- |
- |
- |
1.8.Süs Bitkileri
ÜRETİM ABD, Japonya, İtalya, Hollanda gibi geleneksel üretim yerlerinin yanında, Latin Amerika ve Afrika’da üretim çok hızlı artış göstermektedir. Son yıllarda süs bitkileri üretiminde iklim koşulları ve ucuz işgücü gibi avantajlara sahip olan Kolombiya, Ekvador, Etiyopya ve Kenya gibi ülkeler dünyanın en önemli kesme çiçek üreticisi ve ihracatçısı ülkeleri konumuna gelmişlerdir. Geleneksel merkezlerde ise üretim alanları aynı kalmakla veya azalmakla birlikte, verimlilik artışına gidilmeye başlanmıştır. Süs bitkilerinin arzı dünyada artış eğilimindedir. Dünya Kesme Çiçek ve Saksılı Bitkiler Üretim Alanları (2017)
Üretim Ülkeleri Alan (hektar)
AVRUPA 60.000
ORTA DOĞU 6.200
GÜNEY AFRİKA 11.461
ASYA/PASİFİK 480.000
KUZEY AMERİKA 30.200
ORTA/GÜNEY AMERİKA 49.000
TOPLAM 650.000
İHRACATÇI ÜLKELER İhracat Değeri (1.000 USD)
Hollanda 9.846.802
Kolombiya 1.328.138
Almanya 1.012.532
İtalya 833.914
Ekvador 806.932
Kenya 732.445
Belçika 603.055
Danimarka 464.644
ABD 424.420
Kanada 366.271
İspanya 360.082
Çin 331.766
Etiyopya 258.300
Tayvan 194.317
Fransa 154.174
İsrail 141.559
Malezya 139.454
Litvanya 139.194
Kosta Rika 138.882
Polonya 135.115
Tayland 119.348
Guatemala 90.796
İngiltere 90.565
Portekiz 86.762
Japonya 83.900
Türkiye 81.613
Hindistan 78.593
Meksika 76.419
Mısır 73.133
Güney Afrika
67.452
Diğerleri 849.580
Toplam 20.110.157
Türkiye süs bitkileri sektöründe önemli üretim artışları olmuştur . Kesme çiçek ihracatı artmış ve ürünler nispeten çeşitlenmeye başlamıştır . Üretim alanları ve dış ticaret verilerindeki değişimler , Türkiye süs bitkileri sektörünün dinamik ve arayış içinde bir yapı gösterdiğini ortaya koymuştur .
Türkiye Süs Bitkileri Üretim Alanları (da) ÜRÜN GRUPLARI 2018
ÜRÜN GRUPLARI 2018
Kesme Çiçekler 11.949
İç Mekân (saksılı) Süs Bitkileri 1.313
Dış Mekân Süs Bitkileri 34.722
Çiçek Soğanları 597
TOPLAM 48.581
:2017 Yılı Türkiye Süs Bitkileri Üretimi
Ürün adı Ekilen alan (da) Üretim (Bin Adet)
Kesme Çiçekler 11.949 1.037.996
İç Mekan Süs Bitkileri 1.313 38.151
Dış Mekan Süs Bitkileri 34.722 412.228
Çiçek Soğanları 597 25.337
Toplam 48.581 1.513.713
Türkiye Canlı Bitkiler ihracatı
BÜNYAN’DA ÜRETİLEN SÜS BİTKİLERİ
LALE
KASIMPATI
ZAMBAK
GÜL
Türkiye, süs bitkileri yetiştiriciliğinde uygun iklimsel ve coğrafi koşulları, pazar ülkelere yakınlığı ve ucuz işgücüne sahip olması gibi nedenlerle önemli avantajlara sahiptir.
Türkiye’de ticari anlamda kesme çiçek üretimi, 1940’lı yıllarda İstanbul ve çevresinde başlamış, daha sonra Yalova da önemli bir üretim merkezi konumuna gelmiştir. 1985 yılından itibaren Antalya’dan yapılmaya başlayan kesme çiçek ihracatı, çiçek üretim alanlarını bu bölgede hızla artırmıştır. İhracata yönelik üretimin dolaylı yollarla teşvik edilmesi ve bitki materyali ithaline getirilen kolaylıklar, kesme çiçek üretim alanı ve miktarında önemli artışların ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Türkiye’de 2009 yılında toplam 3.359 ha. alanda süs bitkileri üretimi yapılmaktadır. Üretim alanlarının yıllara göre değişimi aşağıdaki tabloda verilmiştir. 2000-2001 sezonunda toplam 1.392 ha olan süs bitkileri üretim alanı, 2008-2009 sezonunda 3.359 hektara yükselmiştir.
ÜRETİM ABD, Japonya, İtalya, Hollanda gibi geleneksel üretim yerlerinin yanında, Latin Amerika ve Afrika’da üretim çok hızlı artış göstermektedir. Son yıllarda süs bitkileri üretiminde iklim koşulları ve ucuz işgücü gibi avantajlara sahip olan Kolombiya, Ekvador, Etiyopya ve Kenya gibi ülkeler dünyanın en önemli kesme çiçek üreticisi ve ihracatçısı ülkeleri konumuna gelmişlerdir. Geleneksel merkezlerde ise üretim alanları aynı kalmakla veya azalmakla birlikte, verimlilik artışına gidilmeye başlanmıştır. Süs bitkilerinin arzı dünyada artış eğilimindedir. Tablo: Dünya Kesme Çiçek ve Saksılı Bitkiler Üretim Alanları (2017) Üretim Ülkeleri Alan (hektar) AVRUPA 60.000 ORTA DOĞU 6.200 GÜNEY AFRİKA 11.461 ASYA/PASİFİK 480.000 KUZEY AMERİKA 30.200 ORTA/GÜNEY AMERİKA 49.000 TOPLAM 650.000
2016 2017
ÖZBEKİSTAN 6.550.043 11.004.965
ALMANYA 6.087.695 6.566.618
TÜRKMENİSTAN 8.669.599 6.218.699
IRAK 3.865.499 4.926.076
AZERBAYCAN 2.521.654 4.111.228
HOLLANDA 2.037.899 2.592.234
GÜRCİSTAN 1.615.202 2.471.296
KKTC 804.728 1.140.022
CEZAYİR 173.424 932.239
BULGARİSTAN 624.862 924.050
KAZAKİSTAN 7.786.074 628.054
SIRBİSTAN 41.101 561.138
ABD 113.309 511.313
PORTEKİZ 764.782 506.391
İTALYA 620.954 417.608
ROMANYA 309.252 405.676
YUNANİSTAN 632.063 392.725
İNGİLTERE 236.973 348.088
TUNUS 135.480 341.293
KOSOVA 238.606 338.603
DİĞERLERİ 1.377.608 2.493.155
TOPLAM 45.206.806 47.831.471
2.YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ VE BÖLGESEL TEŞVİK VE YARDIMLAR
2.1.Tarım Sektörünün Yatırım Ortamı
Tarım Politikalarında Kavram Değişiklikleri
Eski Kavramlar
Tarım çiftçiliktir
Ürün yetiştirmek önemlidir
Tüketici yüksek gıda maliyetinden ve kıtlıktan korkar
Tüketici gıdanın güvenli olduğuna inanır
Çoğunlukla dalgalanan arz görülür
İç piyasa en önemli pazardır
Sektörde siyasetin etkisi fazladır
Tarıma ayrılan bütçe kaynağı fazladır
Çiftçiye destek hakkıdır
Yeni Kavramlar
Tarım, gıda üretim ve dağıtım sistemidir
Amaç gıda malları üretmektir
Tüketici harcamalarında gıda payı azalıyor, dünya piyasaları kıtlık tehlikesini azaltıyor
Tüketici g›ıda güvenliğini sorguluyor
Daha istikrarlı arz var (dünya çapında üretim) Geniş piyasalar ve kritik pazarlar oluşuyor
Sınırlı bir siyasi etki söz konusu
Bütçe açıkları ve transferlerde düşüş görülüyo
r Çiftçiye destek şartlıdır ve ihtiyaca göre verilir
Bu kavramların dayandığı ana tema ile tarım, bir yaşam biçiminden çıkmakta, üretim birimleri küçük çiftçilerin yaptığı üretim faaliyeti yerine en az orta büyüklükte tarım işletmelerine dönüşmekte ve yüksek teknolojik girdi ile entegre üretime yönelmektedir. Ayrıca üretim tüketici isteklerine göre planlanmakta, katma değeri yüksek olan ürünlerin üretiminin ve ticaretinin gelişmesi ile de gelir artışı beklenmektedir. Bu değişim, gelişmiş ülkelerin tarım sektörüne uygun bir özellik göstermekte ve uygulaması da DTÖ tarafından izlenmektedir. Yine aynı örgüt, az gelişmiş ülkelerin tarım sektörlerinde yukarda belirtilen değişimleri yapmaları gerektiğini dayatmakta, buna karşılık tarıma ayrılan kaynak ve desteklere de kısıtlama getirmektedir. Oysa bu ülkelerin gerek ekonomik yönden gerekse sosyal açıdan tarımdaki bu dönüşümü hem de desteksiz gerçekleştirmeleri mümkün değildir. Bu şekilde az gelişmiş ülkeler üretimde rekabet edemez hale gelirken gelişmiş ülkelerin tarım ürünleri pazarları daha da genişlemektedir. Türkiye için de aynı durum söz konusu olup rekabet edemeyeceği bir alanda üretmek yerine dışardan ithal etmek zorunda kalacak, sonuçta tarım nüfüsu da giderek işsizleşecektir. Çünkü nüfusun %30’u tarımda yaşayan, çalışan nüfusun %33’ü tarımda çalışan ve işletmelerin %65’nin 50 dekardan küçük olduğu, sulama, makineleşme, girdi kullanım ve eğitim düzeyinin yeterli olmadığı bir tarım sektörü ile geleneksele yakın bir üretim biçiminden ileri endüstriyel üretim biçimine geçmek yakın dönemde mümkün görünmemektedir. Bu nedenle Türkiye tarımda gelişmeyi sağlamak için kendi yapısına uygun, küçük işletmeleri dikkate alan bir politika oluşturmak ve özellikle alt yapı yatırımı ile tarımı desteklemek durumundadır. Bunun için öncelikle uluslararası anlaşmalar gereği tarım desteğini en aza indiren Türkiye, yaptığı bu anlaşmaları yeniden gözden geçirmek ve tarıma ayıracağı kaynak miktarını artırmak ve etkin kullanımını sağlamak durumundadır. Aksi halde küreselleşmenin baskıcı ve ezici ortamında tarım sektörü zarar görmeye devam edecek, rekabet gücünü kaybedecek, daha çok tarım ürünü ithal edecek, üretimden vazgeçmenin sosyal maliyeti ise ekonomik maliyetten çok daha yüksek olacaktır. Önümüzdeki dönemde AB ile başlatılan tarımla ilgili tarama görüşmelerinde de bu durum dikkatle vurgulanmalı, üretim planı çerçevesinde tarıma ayrılan kaynaklar artırılıp çeşitlenirken etkin kullanımı da sağlanmalıdır. Çünkü, tarama sonucunda, ülke koşullarına uygun üretim teknikleri geliştirilirken, girdi piyasalarını geliştirecek, ulaştırma, işleme ve pazarlamayı teşvik edecek politikalar hazırlanmalı, uygulanabilmesi için de gerekli finansı sağlayacak fon kaynakları ve kurumları oluşturulmalıdır. Bunlara ek olarak; tarımda temel araştırmalara ağırlık verme, başta sulama olmak üzere toprak koruma, makineleşme, teknik girdi kullanımı gibi alt yapı unsurlarını geliştirme, kırsal alandaki insan kaynağının eğitimi, kırsal yaşamı kolaylaştırıcı sağlık, barınma, sosyal donanımları sağlama, üretimi destekleyen ve yaşamı zenginleştiren örgütlenme hizmetlerini artırma gibi tüm önlemler bir bütün olarak ele alınmalıdır. Sonuç olarak ülkemizde tarım sektörünün mevcut yapısı ve kaynak kıtlığı, değişimin ve gelişmenin hızını kesecek düzeydedir. Bu durumda, çalışan nüfus oranı %10’lara inmiş bir sektör, ileri teknolojiyi uygulayabilen, eğitimli ve verimli işgücü ile üretim, ölçek ekonomisi ile çalışan optimum büyüklüğe erişmiş yüksek gelirli tarım işletmelerine geçme hedefleri çok uzun vadeli gelişmeler kapsamındadır. İlk aşamada kısa ve orta vadeli planlama ile bu hedefi kolaylaştıracak üretim ve gelişme programları uygulanmalıdır. Görüldüğü gibi Türkiye’de tarım sektörünün ekonomik ve sosyal anlamda gelişmesi, uzun ve zorlu bir süreç sonunda elde edilecek bir kazanımdır. Bu zorluğa karşın Türkiye, tarımsal varlıkların zenginliği, dinamik yapısı, gelişmeye olan tutkusu ve kendine olan güveni ile bu kısır döngüyü aşacak ve girdiği uluslararası yarışı kazanacak potansiyele sahip bir ülkedir. Önümüzdeki süreçte, Türkiye’nin her bireyine düşen görev ise bu potansiyeli işler hale getirmek ve değişimlere uyum sağlama gücünü göstermektir.
Yatırım ortamının iyileştirilmesi sürecinde, yatırımcı açısından önemli olan mevzuat değil uygulama sürecidir.Politika yönlendiricileri ve yapıcıları tarafından 1980-2000 yılları arası ekonomide yaşanan büyük daralma ve işsizlik sorununun temel nedeni olarak tam ve güvenceli istihdam, güçlü sosyal güvenlik sistemine sahip ekonomilerin yeni iş alanları yaratamaması, esnek istihdam modellerinin tam anlamıyla benimsenememesi olarak görülmüştür. Yine aynı dönemde dış dinamikler tarafından çeşitli politika belgeleriyle gelen baskı; katı istihdam sisteminden uzaklaşılması ve esnek çalışma sistemlerinin benimsenmesi, yatırımcılara rekabet edebilir bir ekonomik ortamın sağlanması üzerinedir. Bu ortamın sağlanması bir dizi önleme bağlıdır. 2003 yılından itibaren İTK, bu konuda çalışmalara başlamıştır. İşgücü piyasalarında, iş organizasyonlarında ve çalışma ilişkilerinde esnekliği arttıracak, özel sektörün değişen koşullara uyum sağlama, verimlilik ve rekabet edebilme yeteneklerini ortaya çıkaracak dönemsel eylem planları hazırlama amacına odaklanmıştır. Bu amaca bağlı olarak sürekli toplantılar düzenlenmiş, bakanlık düzeyinde ve özel sektörü temsil eden STK’lardan sürekli görüş alınmış ve 2007 yılından itibaren çalışma alanı olarak belirlediği konular üzerine etkide bulunma çabası doğrultusunda eylem planları hazırlamıştır
İhracat Teşvik Uygulamaları İle İlgili Tespit ve Öneriler
- Çok farklı isimlendirmeler altında büyük meblağlara ulaşan teşviklere rağmen ihracatta belirgin bir sıçrama yaşanmamış, dünya ölçeğinde bilinirliliği yüksek markalar çıkarılamamıştır. Proje bazlı desteklerin bu tür markaların oluşmasına katkı sağlayacağı beklenmektedir. - İster yatırım ister ihracat olsun, sayıları 25’i aşan uygulamacı/denetleyici/destekleyici/finanse edici kurum ve kuruluş tarafından yürütülmekte olan teşviklerin şeffaflığı, etkinliği, koordinasyonu, denetimi ve sonuçlarının karşılaştırılabilirliği sağlanamaz. - İhracat teşviklerinden KOBİ’ler yerine ağırlıklı olarak büyük ölçekli firmalar yararlanmaktadır. Oysa Türkiye’de istihdamın çok büyük bir kısmını KOBİ’ler oluşturmaktadır. Küçük ölçekli firmaların ihracata katılımı yükseltilmeden büyük ölçekte ihracat artışı sağlanamaz. - Türk Eximbank tarafından ihracatın %40’ı finanse edilmektedir. Bu kaynak ağırlıklı olarak büyük firmalar tarafından kullanılmaktadır. KOBİ’lerin teminat sorunu ihracatta finansmana erişimi zorlaştırmaktadır. Kredi Garanti Fonu uygulamaları kredi artışına neden olurken teminat sorununu hafifletmektedir. - Yurtdışından alınan bir malın yurtiçi üretimini sağlamak ve böylece cari açığı azaltmak amacıyla teşviklerin kullanılacağı hedeflense de rekabetçi olmayan sektörlerin teşviklerle desteklenmesi bir yere kadar mümkün olmakta uzun vadeli olamamaktadır. Zira teşviklerle ayakta durabilen firmalar, teşviklerin sona ermesiyle faaliyetlerini sürdürmede zora düşebilirler. - İhracatı teşvik etmek amacıyla geliştirilen Onaylanmış Kişi Statüsü ve Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü uygulama koşulları ağırdır. Bu koşulları sağlayan firma sayısı çok fazla değildir. Küçük ölçekli firmalar basitleştirilmiş usulden faydalanamamaktadırlar. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 32 2018 Sayı: 3 743 - Mal ve hizmet ihracatını destekleyen devlet yardımları daha basit hale getirilmelidir. Ekonomi için kritik öneme sahip ürünler ve hangi aşamada destek verileceği büyük önem taşır. Özellikle hazırlık aşamasında verilen desteklerden daha çok ihracatçının faydalanması sağlanmalıdır. - İhracatı teşvik etmek amacıyla 2017/9962 sayılı “İhracatçılara Hususi Damgalı Pasaport Verilmesine İlişkin Esaslar Hakkında Karar” 2018 yılında uygulamaya konulmuştur. Ne var ki Hususi Pasaport Uygulama koşullarını sağlayan firma sayısı azdır. Bu uygulama, çok sayıda küçük firma yerine büyük firmalara avantaj sağlamaktadır. - İhracatta 2023 hedeflerinin yakalanabilmesi için daha önceki teşvik politikalarından farklı olarak her sektörün değil teknoloji düzeyi ve katma değeri yüksek malların üretimine yol açacak sektörler teşvik edilmelidir. Aksi halde ileri teknoloji ürünlerin ithalatı artmaya ve ihracatın birim fiyatı düşmeye devam edecektir. - Farklı bölge ve illerdeki çoğu ihracatçı, hangi ürün için ne tür destek sağlandığından habersizdir. Desteklerle ilgili farkındalığı artırmak amacıyla farklı iletişim araçları yoluyla geniş bir bilgilendirme ve tanıtım faaliyeti uygulanmalıdır. Bu bağlamda Ticaret Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları aktif bir biçimde rol almalıdırlar .
İç Anadolu Bölgesi, Orta Anadolu adıyla da bilinen ve Doğu Anadolu Bölgesinden sonra 2. büyük coğrafi bölgemiz olan İç Anadolu'nun yüzölçümünün genişliğine oranla nüfusu fazla değildir. Marmara Bölgesi'den iki kat geniş olan bu bölgede Marmara Bölgesi kadar nüfus yaşar. Anadolu'nun çeşitli bölgeleri arasındaki yollar İç Anadolu'dan geçtiği için bu bölge eski yerleşme alanı olmuş ticaret yolları üzerinde yer alan yörelerde, yerleşme alanları büyüyerek büyük kentler haline dönüşmüştür. İç Anadolu, sanayinin sektörel ve mekansal düzeyde dengeli gelişmesinde olduğu kadar, tarımda da önemli bir potansiyele sahiptir. Bölge ekonomisinin temeli tarıma dayanır. Ekili, dikili alanların oranı bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada yer alır. Çalışan nüfusun büyük bir kısmı tarımla uğraşmaktadır. İç Anadolu Bölgesi'nin en önemli akarsuları Kızılırmak, Sakarya Nehri, Porsuk ve Delice çaylarıdır. Bu bölge akarsuları kapalı havzada akan sel rejimli akarsulardır. İlkbahar yağışlarıyla taşar, yazın kuruyacak hale gelir. İç Anadolu Bölgesi' nin güney kesimleri sularını denizlere gönderemez. Bu nedenle kapalı havzalar geniş bir alan kaplamaktadır .Regrasyon analizinin sonuçlarına göre, iç Anadolu Bölgesine yönelik uygulanan teşvik uygulamalarının istihdamı olumlu yönde etkilediği ortaya çıkmaktadır. Yapılan analiz anlamlı ve etkileme düzeyi yüksek olmaktadır. Bu R 2 =0,653 değerinde olması ve t testinin sonucu da 6.137 olması bu ilişkinin boyutunu ve etkileme derecesini göstermektedir. Başka bir deyişle Türkiye'de yatırım teşvikleri ile istihdam ilişkisinin pozitif yönlü olduğu anlaşılmaktadır. Yatırım teşviklerindeki bir birimlik artış istihdamı %6.13 oranında etkileyecektir. Türkiye'de yatırım teşvikleri ile istihdam ilişkisinin doğrusal yönde bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. iç Anadolu Bölgesi İçin Yatırım Teşvikleri ile İstihdam Arasındaki İlişkisi yatırım teşviki ile istihdam oranındaki değişmenin doğrusal yönde bir ilişki olduğu görülmektedir